19 Eylül 2012 Çarşamba

"Cam"ın Tarihinden Kesitler





Romalı tarihçi Pliny, camı Finikelilerin tesadüf eseri bulduklarını söyler.Pliny’nin iddiasına göre Finikeliler  Suriye'nin Prolemais bölgesindeki sahilde bir kamp kuraralar ve ateş yakarak kaplarını, aynı zamanda yükleri olan, soda blokları üzerine koyarlar. Ertesi gün uyandıklarında, ateşin sıcaklığından dolayı sodanın ve kumun camı oluşturduğunu görürler. Aslında bu hikaye bir efsane olarak bilinse de cam üretimi için gerekli olan doğru formülü içermektedir. Yani camı oluşturan ana maddeler kum,soda,kireçtir.

Camın elde edilmesinden daha once doğada iki türlü cam bulunmaktaydı. Bunlar “obsidyen” ve “neceftaşı”  idi. Obsidyen volkanik kökenli ve yüzeyi parlak siyah görünümündedir. Ayna, ok ve kesici aletler olarak kullanılmıştır. Neceftaşı ise altıgen prizmalar şeklindedir ve yüzeyleri aşındırılıp süs eşyalarına dönüştürülmüştür.

Cam, ilk zamanlardan bu yana maddi değeri yüksek olmayan soda,kum,kireç gibi malzemelerle üretilmesine rağmen önemli koleksiyonların başköşelerinde yer almış. 5000 yıl önce camı ilk elde edenler zorlu koşullar içerisinden çekip çıkardıkları bu malzemeyi değerli taşlarla yarıştırabilecek ve güzel eserler verebileceklerdir. Tarihin her döneminde, bir bölgenin cam ürünleri  o bölgenin tasarım,yönetim ve sanayi gücünü ortaya koymuştur. Birer kimlik gibi…

Camı şekillendirmek insanoğlunun en eski hünerlerinden biri kuşkusuz.

Cam boncuklar ilk olarak M.Ö 100 ile 300 ler arasında Mısır’da üretilmeye başlanmış ve Roma’nın kuzeyinden  batısına kadar birçok merkezde üretilmiştir.Bu dönemin cam kimlikleri, yapıldığı bölgenin bir özelliğinden de kaynaklanıyordu.O özellik de mavi boncuk üretiminde kullanılan kobalttın bu bölgede kolay bulunuyor olması.

Anadolu camcılığının takı tasarımına yöneldiği en belirgin ürünlerinden biri de cam bileziklerdir.Yine M.Ö 100 ile 300 ler arasında yapılmış bu bilezikler camın parlak ve günlük hayattaki yeni dönemini gösterir.

Gelelim Türk iye’ye… Türkiye’deki geleneksel cam üretimi Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde olmuştur. İstanbul’un fethinden sonra, İstanbul camcılık merkezi haline gelmiştir. 17. Ve 18. Yy’larda camcılığı ilerletmişler.
1730-1754 tarihleri arasında Fransa’dan cam ustaları getirilmiş, bir usta cam yapım tekniklerini öğrenmesi için İtalya’ya gönderilmiştir.Daha sonra bu usta İstanbul Beykoz’da bir atölye açmış ve  en popüler çalışması olan Çeşm-i Bülbül’leri üretmeye başlamıştır.1899 yılında da Yahudi bir göçmen tarfından bugünkü Paşabahçe cam fabrikasının bulunduğu yerde bir cam atölyesi kurmuştur. 17 Şubat 1934’te, Paşabahçe’de, meclis onayıyla ilk ulusal fabrika olan “Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A. Ş” kurulmuştur.




Kaynakçalar
Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi / Yapı-Endüstri Merkezi Yayınları
Türkiye'nin Kültür Misrası 100 Cam / Prof.Önder Küçükerman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder